• Kadir Gecesi :)

  • Microsoft Son Çeyrek Raporu

  • Keşif Turu

Yayınları'm

2 Kasım 2013 Cumartesi

Hayata Atılmak

Uzun zamandır yazmıyordu bu küçük serseri,
Aptallıklarla dolu hayatına yeni yeni şeyler katmakla uğraşıyor. Bazen yeni yeni heyecanlara atılıyordu. Uzun arkadaşlık, dostluklar belkide aptal bi hoşlanmaya "aşk" deme amacı güdüyordu kendi kendine. Şapşallığımı mazur görün ama... Kızları da keşfettim bugün ömrümün en güzel yıllarının başlangıcında. Lise...
Tabi insanlar sizin gibi değil. Çıkma teklifi ;o kadar hazırlanıyor o kadar heyecan yaşıyorsunuz ki... Ama karşınızda ki kişi size ecel terleri döktürüyor diyebilirim. Uzun bir mesaj yazıyorsunuz ona, hoş sözler ya da mahlukça. En azından bana hoş geliyor.
Ancak karşınızdaki kişinin cevabı ":)" olunca intihar sebebinizde bir yandan belli oluyor. Yani garip şeyler içinizdeki uçan kelebekler hoş fakat uyutmuyor sizi. Kabul etmek lazım o uykusuzluk, 40 yıllık bir uyku uyumuş gibi dinç kaldırıyor sabahın  altı buçuğunda. Neyse bu günlerde aptallıklarıma da devam etmeyi düşünüyorum. Belki kim bilir yanlışları keşfederek doğrulara yelken açarım. Sağlıcakla kalın..

4 Ağustos 2013 Pazar

Geç Olmadan...

Kimiz biz ?
Ne amaçla buradayız ?
Belli bir senaryoya mı uyuyoruz ?
Yoksa senaryoyu biz mi yazıyoruz?

Bu soruları sormalı mıyım  acaba kendime ? Yoksa bir günah daha mı işliyorum sordukça? Bildiğim tek şey var oda sıkı dostum dediğim kişilerinde insan olduğu ve nefsi olduğu. En sevdiklerimizin de bir gün ; her nefesinde benden nefret edebileceği gerçeği. Yalan mı söylüyorduk bunca zaman birbirimize. Aslında saçmalıyorum çünkü hiçbirimiz gerçeği bilmiyorduk. Tüm konuştuklarımız hurafeden ibaret zaten.
  Kalıcı denebilecek hiç bir şeyimiz yok. Ya bir gün onlar bizden gidecek ; ya da onlar bizden gidecek. Hissettirmeden, yavaşça.
  .                              


    Farkına varmamız uzun zaman alacak. Ancak bir gün gerçekleri tüm haliyle göreceğiz. Belki bir gün insanı insan olduğu için seveceğiz. Bir çay ısmarlayacağız ona. Ilıkta olsa , çay ; sohbetler ısıtacak tüm sıcaklığıyla.
  Bir gün makyajdan vazgeçeceğiz. İçimizde ki güzellikle beğendirmeye çalışacağız insanlara kendimizi. Ancak çok geç olacak tenlerimiz için. Kurumuş, kırışık tenlerin ardında hayat.
  Ömrümüzün her dakikasında  anlayacağız farklı kalıpların bizi yorduğunu. Engel olduğunu. Her insanın inandığını yaşaması gerektiğini öğreneceğiz zamanla.Siyahinin , beyazdan hiç bir farkı olmadığını öğreneceğiz.Çok geç olacak bunun içinde. Anladığımızda yok oluş ; insan ırkına kapılarını aralamış olacak.



3 Ağustos 2013 Cumartesi

Kadir Gecesi

Ramazan Ayının son günlerini yaşarken Heyecanla beklenen günlerden birtanesi de Kadir Gecesidir. Bin aydan daha hayırlı olan, günahların af edildiği insanların isteklerinin yerine geldiği Mübarek Ramazan Bayramı’nın yaklaşıldığını müjdeleyen O Mübarek gece; Kadir Gecesi 2013 bu sene 3 Ağustos Cumartesi akşamını 4 Ağustos Pazar günü’ne bağlayan geceye denk geliyor. Yani Müslüman kardeşlerimizin sabırla, heyecanla ve özlemle beklediği Kadir Gecesi 3 Ağustos 2013 gecesi dualarla, ibadetlerle geçirilecek.


Kadir Gecesi, İslam dinine göre, Kur’an-ı Kerim’in vahiy yoluyla İslam Peygamberi Hz.Muhammed (s.a.v) e gönderilmeye başlandığı gecedir.
Kadir gecesinden Mekke devrinde nazil olan ve Kur’an-ı Kerim’in doksan yedinci suresi olan beş ayetlik Kadir Suresi’nde bahsedilir. Bu surede Kur”an”ın indirildiği kadir gecesinden bahsedildiği için bu sureye Kadir Suresi denmiştir. Kadr, ‘azamet’ ve ‘şeref’ demektir. Kadir Suresinde Kur”an”ın kadir gecesinde indirildiğinden, kadir gecesinin bin aydan daha hayırlı olduğundan, kadir gecesinin rahmet ve berekete vesile olduğundan, bu sebeple insanlık için taşıdığı değerden bahsedilir.


1 Ağustos 2013 Perşembe

Nerde o eski..

Hey  ufaklık:
- Yaşın Kaç?
- Büyüyünce ne olacaksın ?
-Babaanneni mi  Anneanneni mi daha çok seviyorsun?
-Karne nasıl bakalım ?

 Genellikle üstünde gri bir yelek. Yeleğin altındaysa gırtlağı tamamen kapatan uzunca ; yama yapılmış bir kazak. Altındaysa açık gri, koyu çizgili kumaş bir pantolon olan amcalar sorardı bu soruları.
Bıkmıştım bu sorulardan. Yahu Babaannem desem ayrı anneannem desem ayrı. Kötü sorulardır bunlar eşit diye cevap yoktur. Her gün her saat sorulurdu bu sorular. Hele ki dersleri kötü biriyseniz şu "Ya karnen nasıl ? Hepsi pekiyi mi evlat ?" sorusu gelmesin diye ecel terleri dökersiniz.
                                                                 Ne yazık ki özledim ben o amcaları mı ? Daha doğrusu önemlerini özledim. Ne örfümüz kaldı ne adetlerimiz şu zamanlarda. Kapsamlı bir araştırma yaptım; Çelik çomak , top sektirme, 5 taş, kör ebe hepsinin dijital platformda oyunu çıkmış. En şaşırdığımsa saklambaçtır. Bunun bile oyunu var. Öyle ki seviye arttıkça yakalanma riskin de artıyor.
  Ne diyordum ? Hah o amcalar... O amcalar eğer memnun kalırlarsa cevaplarından size şeker,harçlık,sakız vs. verebilirlerdi. Nerede o amcalar? Yaşıyorlar mı yaşamıyorlar mı bilemem ama Allahın selameti üstlerine olsun.
 Daha sonra bu amcaların çok muhterem birde hanımları olur. Onlarda çoğu zaman beylerinden daha kilolu kısa , beyaz yemenili, süt kokan, derileri eski nemini kaybetmiş, dudakları Anadolunun kuru havasından çatlamış. Güzel teyzelerdir. Ancak bu teyzelerle ilgili hatırladığım en önemli şey. Eğer yaramazlık yaparsanız ; çantasından iğnesini çıkarıp size vuracağıdır. Bu teyzelere bir türlü ısınamamam bu yüzdendir.

Selam Sana...

Düşlediklerim mi çok abartılı Yoksa yaşadıklarım mı? Bilmiyorum… Bildiğim tek şey; Hep imkânsızı istedim, İmkânsızı gerçekleştirdim Ama bu bile mutlu etmedi beni…
 Mahsum Onar


Selam sana lanet olası,
Bir gün daha yaklaştım sana. Senin dudaklarında kokan o çilekli rujuna. Ve aşık olduğumu her seferinde fotoğraflarını yaktığım o şöminedeki küllere baktıkça hatırlıyorum. Lanet olsun sana. Umarım mutlusundur BENSİZKEN. Ne saçmalıyorum ben ;sen bensiz değil ben sensizim. Kimim neyim bilmiyorum. Galiba bir zamanlar ki aptal kölen. Önemi yok. Hoşça kal diyemiyorum sana lanet şey. Hoşça kal demek için o kadar prova yapıyorum ki ayna karşısında.
  Bir falcıya uğruyorum ara sıra , elime bakıp mutlu olacaksın diyor. Cebimden bir kaç kuruş çıkarıp veriyorum. Bari o benim mutlu olacağıma inansın diye...Elimi televizyonun kumandasına atıyorum. Bir kaç kanal zaplıyorum. İnsanlar ne kadar mutlu görünüyor. Yada bir maske geçirmişler suratına.Bir ben somurtkan yine bu gece.
Ve bir bahar daha geçiyor gözlerinde;gönlümün en ücra köşelerinde. Selamım sanadır lanet olası..


Not :)

İzleyicilerimden biri olmanız, ve bana şöyle minik bir mesaj bırakmanız beni çok mutlu edecektir... Bir "tık"'ı esirgemeyin benden ...